Simone de Beauvoir
Modern dünyada kadının yerine yön veren ve feminist akımın geniş kitlelere ulaşmasına öncülük eden isimlerin başında birçok romanın yanı sıra eleştiriler ve felsefi denemeler kaleme alan Simone de Beauvoir geliyor. Simone de Beauvoir, “İnsan kadın doğmaz, kadın olur,” iddiasını ortaya attığı çalışmasıyla feminist hareketin gündemini belirledi. Ünlü filozof Jean-Paul Sartre ile yakınlığıyla da bilinen Fransız filozof ve yazar, ataerkil sistemi eleştirerek, kadının çalışmaktan alıkoyulduğunu ve bilinçli bir biçimde eve kapatıldığını savundu.
Marie Curi
1867’de Varşova’da dünyaya gelen Marie Curie, 1903 Nobel Fizik ödülünü alarak Nobel’i kazanan ilk kadını olarak tarihe geçti. Kimya alanında yaptığı çalışmalarla adını duyuran bilim insanı Marie Curie, kadınların akademik çevrelerde önünün açılması ve hak ettikleri yerlere gelmeleri konusundaki girişimleriyle adını tarihe yazdırdı. Kadının bilimdeki ve toplumdaki öneminin erkekler kadar önemli olduğunu savunan Curie, cinsiyetçi ayrımcılığa karşı dik duruşuyla kadın sorunlarına siyasilerin ve bilim dünyasının da eğilmesini sağladı.
Mary Wollstonecraft
1759’da Londra’da dünyaya gelen Mary Wollstonecraft, kadınların, erkek egemen düzen tarafından eğitimden uzak tutulduğunu ve engellendiğini ifade eden açıklamalarıyla feminist hareketin öncü isimleri arasında yer aldı. Feminizme ilişkin yazılmış en önemli kitaplardan biri olarak gösterilen ve İnsan Hakları Bildirgesi’ni temel aldığı ”Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi” adlı eserini 1792’de yayınladı. Wollstonecraft, yaşamı boyunca kadınların yeteneklerinin tıpkı erkekler gibi özgürce kullanabilmelerine dair çalışmaları ve söylemleriyle feminizmin gündemini belirledi.