Ermenistan Ulusal Güvenlik Teşkilatı'nın kurtarılan Zangilan bölgesinde kullandığı binanın denetimi sırasında bazı belgesel materyaller bulundu. Materyalleri incelerken aralarında Suriye vatandaşlarının bir listesi ve pasaport kopyalarının da olduğu görüldü.
Listede adı geçen 60 Suriyeli Ermeninin (toplam 19 aile), işgal altındaki topraklarda Ermenistan'ın yürüttüğü yasadışı yerleşim sürecinde Zangilan bölgesine yerleştirildiği ortaya çıktı. Ayrıca, Baazo Hraj Sepob (pasaport: 015-11-L021693), Suriye'nin Haseke bölgesinde ikamet eden Suriye vatandaşı, Suriye'nin Haseke bölgesinde ikamet eden, Suriye vatandaşı İskenderiye Hartion Avadis, Suriye vatandaşı, 12.11.1969 doğumlu, Halep, Suriye (Pasaport: 004) -11-L128622) ve 01.01.1962 Suriye doğumlu Suriye vatandaşı Kirakos Babkin'e (pasaport: AM 0709227) verilen pasaportların fotokopileri de bulundu. Bu doğrultuda arama çalışmaları devam ediyor. Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarında uzun süredir yasadışı yerleşim politikası izleyen Ermenistan'ın, Eylül 2020'de özellikle Lübnan'dan Ermenileri yeniden yerleştirme politikası izlemeye başladığını belirtmek gerekir. Azerbaycan halkı için tarihi ve manevi önemi büyük olan Şuşa şehrine Lübnanlı bir ailenin yerleştirilmesi hakkında sosyal ağlar bilgi yaydı. Buna karşılık Azerbaycan, işgal altındaki topraklarda yasadışı yerleşim politikasının hiçbir gücü olmadığını ve Azerbaycan'ın sonuçlarını tanımadığını defalarca vurguladı. Ermenistan'ın işgal altındaki Azerbaycan topraklarındaki demografik durumu yasadışı yerleşim politikası izleyerek değiştirmeye çalıştığı bir sır değil. Ayrıca, işgal altındaki topraklarda yasadışı yerleşim politikaları yoluyla, aslında bu insanları sorumsuz ve maceracı politikalarının kurbanı yaptılar. İşgal edilen topraklarda yasadışı yerleşim politikasının bir savaş suçu olduğu da eklenmelidir.
Yasadışı yerleşim politikası, 1949 Cenevre Sözleşmeleri de dahil olmak üzere uluslararası insancıl hukukun ağır bir ihlalidir. 4. Savaş Zamanında Sivillerin Korunmasına İlişkin Cenevre Sözleşmesine göre, işgalci güç sivil nüfusunu işgal ettiği bölgelere yerleştirmemelidir. Ve en önemlisi, bizzat Ermenistan mevzuatına göre bu eylemler suç olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla, Ermenistan Ceza Kanunu'nun 390. Maddesi, işgalci devletin nüfusunu işgal edilen topraklarda tahliye edip yeniden yerleştirmesinin uluslararası insancıl hukukun ciddi bir ihlali olduğunu ve bu nedenle 8-12 yıl ceza gerektirdiğini belirtmektedir.
