Aşk çok tuhaf bir duygu. Onu ilk gördüğünüz zamanı hatırlayın. Çoğunuz muhtemelen "İşte, bu benim adamım!" Diye düşünmüşsünüzdür. Belki de bu ne ilk görüşte aşk, ne de filmlerdeki romantik karşılaşmaların somutlaşmış hali. Bu sadece seni daha sonra mahkum edecek sihirli bir aşk büyüsü. Neden böyle düşünüyoruz merak ediyorum, değil mi? O anda adamı tanımıyorduk, kişiliğini bilmiyorduk ve görünüşü ve davranışları hakkında pek bir şey bilmiyorduk. Bir his - bu sadece çok garip bir his ve beklediğim kişinin bu olduğunu hemen anlıyorsunuz. İlginç bir şekilde, aynı zamanda tuhaf bir doğuş hissi yaşıyorsunuz. Sanki o kişiyi yıllardır tanıyormuşsunuz ya da daha önce bir yerlerde görmüşsünüz ve uzun zamandır onu arıyorsunuz.
Araştırmalar, insanların kendilerine veya karşı cinsten ebeveynlerine (erkek, kadın, baba) benzeyen birine aşık olma olasılıklarının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Dikkat ederseniz, erkek seçimlerinin çoğunun istem dışı da olsa annelerine benzeyen kadınlar tarafından yapıldığını göreceksiniz. Kadınlar ise babalarına benzeyen erkeklerle ilgileniyor. 2013'te bir deney yapıldı: bir grup insana karşı cinsin bir resmi gösterildi (potansiyel bir ortak olarak). Ancak resimlerdeki kişilerin yüzleri ya deneye katılan kişinin yüzünden ya da tamamen farklı bir kişinin yüz hatlarından detaylar alınarak grafiksel olarak değiştirilir. Deneydeki hem kadın hem de erkek katılımcılar başlangıçta yüzlerinin görüntüsünü çekici buldular. Bu, yüzümüz bizim için daha yerli, sevgili ve sevgili olduğu için bize benzeyen birinin bizim için de daha çok sevildiği anlamına gelir.
Bilim adamları ayrıca insanların yaşadıkları ve büyüdükleri kültür olan bölgelerine yakın biriyle ilişki kurmayı tercih ettiklerini söylüyor. Çünkü ilişkilerin sürdürülebilirliği için görüş benzerlikleri çok önemli. Sanal ilişkilerin geliştiği ve insanların farklı düşünmeye başladığı modern zamanlarda insanlar aşk ilişkilerinde aynı bölgede olmak, aynı dili konuşmak, aynı kültürel mirasa sahip olmak gibi detayları tercih etmeyebilir. Ama aşk hala aşktır, hissetmek hala hissetmektir. Aslında bilim, karşıt güçlerin birbirini çektiğini söylüyor. Ama görünüşe göre aşık bu o kadar da değil. Ne kadar değişirsek, nasıl farklı düşünürsek, dünyaya ne kadar entegre olursak olalım, yine de hayatlarımızı dünya görüşümüze, düşüncelerimize, yaşamı algılama şeklimize uyan insanlarla paylaşmak istiyoruz. Bu, konseyimizin ürünü.
Ama görünüşte de bir benzerlik var ve açık olan şu ki, bilinçsiz olsak bile, görünüşte bize benzeyen birini seviyoruz. Elbette istisnalar her zaman olmuştur ve olacaktır. Araştırmalar, uzun yıllardır birlikte olan çiftlerde fiziksel ve ruhsal benzerliklerin yıllar içinde artmaya başladığını gösteriyor. Karakter benzerliği, ayna etkisinden (insanların birbirlerinin özelliklerini özümsemesi ve tekrarlaması) kaynaklanmaktadır. Yani kişi sevdiği kişinin alışkanlıklarına, hatta beden diline hakim olmaya başlar. Evet, evet, sevdiği kişi. Bilim adamları bunu araştırdı mı bilmiyorum ama sağlıklı ve uzun süreli bir ilişki kurmada sevginin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sevgi paylaşmaktır. Doğduğundan beri aşık olduğun "ben" i, yıllar sonra bulduğun "o" ile paylaşmak. Aşk o kadar güzel bir şey ki, acı çekmeyi bile sevebilirsin. Bu yüzden asla aşık olmaktan korkmayın, aşk harikadır.